Ana içeriğe atla

TAZMİNAT DAVALARINDA HASIM DÜZELTME

TAM YARGI DAVALARINDA HASIM DÜZELTİLEREK DAVA DİLEKÇESİNİN MAHKEMECE TESPİT EDİLECEK GERÇEK HASMA TEBLİĞ EDİLMESİNİN ÖNÜNDE YASAL BİR ENGEL BULUNMADIĞI; TAM YARGI DAVASINDA YARGI YERİNCE DAVALI KONUMUNA ALINAN İDAREYE BAŞVURU ŞARTININ DA ARANMAYACAĞI; İDARE MAHKEMESİNCE, DAVALI İDARE YANINDA, SÖZ KONUSU KAZANIN HANGİ İDARENİN SORUMLULUK ALANI İÇERİSİNDE MEYDANA GELDİĞİ KONUSUNUN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASI, DİLEKÇENİN İLGİLİ İDARİ MERCİE TEVDİİ YOLUNA GİDİLMEKSİZİN, DOSYANIN YENİ HASMA GÖRE TEKEMMÜL ETTİRİLMESİ VE SORUMLU İDARENİN DE HİZMET KUSURU ARAŞTIRILARAK DAVANIN SONUÇLANDIRILMASI GEREKTİĞİ HK.<
Temyiz Eden (Davacılar): 1- ? kendi adına asaleten,
İsmail Öztürk'e velayeten
2- ?
3- ?
4- ?
Vekilleri : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : TCDD İşletmemesi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Manisa-Saruhanlı arasındaki hemzemin geçitinde 25.4.1998 tarihinde meydana gelen kazada, davacıların kızı ve kardeşi olan ?'ün ölümü sonucu uğranıldığı öne sürülen 3.758.391.517.-TL maddi, 4.000.000.000.-TL manevi zararın ve ?'ın işgörmezlik kaybı nedeniyle 5.629.338.557 TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda; Manisa İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Aydın Akgül
Düşüncesi : Dava, Manisa-Saruhanlı arasındaki hemzemin geçitinde 25.4.1998 tarihinde meydana gelen kazada, davacıların kızı ve kardeşi olan ?'ün ölümü sonucu uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi zararın yasal faiziyle tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi, dava konusu uyuşmazlıkta davalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı; olayda belirtilen biçimde ortaya çıkan bir ölüm olayı ve işgörmezlik kaybı nedeniyle doğan zararların tazmini isteminin ancak Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan bir tazminat davasında incelenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde idari dava türleri arasında tam yargı davaları da sayılmıştır. Anılan Yasanın hükümlerinin 2577 sayılı Yasada belirtilen idari dava türlerinin tümü bakımından geçerli olduğu, diğer bir ifadeyle sadece iptal davalarında uygulanacak usul kuralları olmadığı kuşkusuzdur.
Bu itibarla, iptal davalarında hasım düzeltme yoluna gidilirken tam yargı davalarında bu yola gidilemeyeceğine ilişkin yasal bir hüküm olmadığından, tam yargı davalarında hasım düzeltilerek dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğ edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Aksi durum, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluk yönünden yargısal denetiminin yapılmaması sonucunu doğurur ki, bunun da hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, bir kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında bu hizmetten doğan bir nedenle davacıların zarara uğradığı anlaşılmakta olup, hizmet kusuru esasına göre bu zararın sorumlu idarece tazmini gerekmektedir. Ayrıca, trenlerin güvenli ulaşımından sorumlu olan ve tren yolu ile hemzemin geçitini kullanan davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün olaydaki sorumluluğu bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur. Ancak, davacı temyiz dilekçesinde, davalı idare yanında, kazanın meydana geldiği hemzemin geçitinin Manisa Belediye Başkanlığı'nın mücavir alan sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ettiğinden, yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde zararı ödemekle yükümlü diğer idarenin de saptanması gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davalı idare yanında, davacının iddiası da dikkate alınarak söz konusu kazanın hangi idarenin sorumluluk alanı içerisinde meydana geldiği konusunun açıklığa kavuşturulması, dosyanın yeni hasma göre tekemmül ettirilip sorumlu diğer idarenin hizmet kusuru araştırılarak davanın sonuçlandırılması gerekirken davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Zümrüt Öden
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar ,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Manisa-Saruhanlı arasındaki hemzemin geçitinde 25.4.1998 tarihinde meydana gelen kazada, davacıların kızı ve kardeşi olan ?'ün ölümü sonucu uğranıldığı öne sürülen 3.758.391.517.-TL maddi, 4.000.000.000.-TL manevi zararın ve ?'ın işgörmezlik kaybı nedeniyle 5.629.338.557 TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyleaçılmıştır.
İzmir 2. İdare Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsünün EK-2. maddesinde, demiryolunun karayolu ile yaptığı kesişmelerde demiryolunun ana yol sayıldığı, bu kesişmelerde karayolunun bağlı bulunduğu kuruluşun alt ve üst geçitler yapmak ve diğer emniyet tedbirlerini almakla yükümlü bulunduğu ve demiryolunda seyreden araçların karayolundaki araçlara göre geçiş üstünlüğü olduğu hükmüne yer verildiği; dava konusu uyuşmazlıkta davalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı; olayda belirtilen biçimde ortaya çıkan bir ölüm olayı ve işgörmezlik kaybı nedeniyle doğan zararların tazmini isteminin ancak karayolundan sorumlu idareye karşı açılan bir tazminat davasında incelenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacılar, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde, idari dava türleri; iptal , tam yargı ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 14. maddesinde, dava dilekçelerinin ilk inceleme sırasında "idari merci tecavüzü" ve "husumet" yönlerinden de inceleneceği ve bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmış; 15. maddesinin (1-c) işaretli bendinde davanın yanlış hasım gösterilerek açılması halinde dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Aktarılan bu yasa hükümlerinin 2577 sayılı Yasada öngörülen idari dava türlerinin tümü bakımından geçerli olduğu, başka bir anlatımla sadece iptal davalarında uygulanacak usul kuralları olmadığı kuşkusuzdur.
Görüldüğü gibi, tam yargı davalarında hasım düzeltilerek dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğ edilmesinin önünde yasal bir engel bulunmamaktadır.
Ayrıca, tam yargı davasında yargı yerince davalı konumuna alınan idareye başvuru şartının aranmayacağı da tabiidir. Zira, dava açmadan önce ilgili idareye başvuran ve konunun bir başka idareyle ilgili olduğu kendisine bildirilmeyen davacı, tam yargı davası açma şartını yerine getirmiş olup; yargı yerince davalı konumuna alınan idareye de başvuru şartının aranması, idari yargılama usulüne özgü hasım düzelterek, idari davanın bir an önce sonuçlandırılması kuralıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, tam yargı davasında yargı yerince davalı konumuna alınan idarenin husumetiyle davanın karara bağlanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Manisa İli Nurlupınar Mh., Yeni Harmandalı Yolu, 69+300 km'de yer alan hemzemin geçitinde 25.4.1998 tarihinde meydana gelen kazada, davacıların kızı ve kardeşi olan ?'ün öldüğü, davacılardan ?'ın ise yaralandığı, olayla ilgili olarak İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda; davacının içinde bulunduğu aracın sürücüsünün Karayolları Trafik Kanunu'na ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne aykırı olarak bariyersiz hemzemin geçite girmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesine sebep olduğu ve kusur oranının %80 olduğu, kazanın meydana geldiği hemzemin geçitinin bariyerle teçhiz edilmemiş olmasından dolayı davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü'nün ve hemzemin geçitini kesen Yeni Harmandalı Yolu'ndan sorumlu idarenin söz konusu olayın meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunduğu ve kusur oranlarının %10'ar olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, bir kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında bu hizmetten doğan bir nedenle davacıların zarara uğradığı anlaşılmakta olup, hizmet kusuru esasına göre bu zararın sorumlu idarece tazmini gerekmektedir.
Trenlerin güvenli ulaşımından sorumlu olan ve tren yolu ile hemzemin geçitini kullanan davalı TCDD İşletmemesi Genel Müdürlüğünün olaydaki sorumluluğu bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur.
Ancak, davacı temyiz dilekçesinde, davalı idare yanında, kazanın meydana geldiği hemzemin geçitin Manisa Belediye Başkanlığı'nın mücavir alan sınırları içerisinde bulunması nedeniyle Manisa Belediye Başkanlığı'nın da sorumluluğunun bulunduğunu iddia ettiğinden, mevzuat hükümleri çerçevesinde zararı ödemekle yükümlü diğer idarenin de saptanması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, davalı TCCD İşletmesi Genel Müdürlüğü yanında, söz konusu kazanın hangi idarenin sorumluluk alanı içerisinde meydana geldiği konusunun açıklığa kavuşturulması, dilekçenin ilgili idari mercie tevdii yoluna gidilmeksizin, dosyanın yeni hasma göre tekemmül ettirilmesi ve sorumlu idarenin de hizmet kusuru araştırılarak davanın sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmaksızın davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüyle İzmir 2. İdare Mahkemesinin 19.2.2003 tarih ve E:2002/261, K:2003/270 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 7.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 113)
BŞ/ÖEK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı

8. Hukuk Dairesi         2014/20399 E.  ,  2016/2153 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının reddine dair ... 5. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı adına kayıtlı iki adet taşınmaz ve kira gelirleri yönünden alacak ile müşterek çocukları adına yurtdışından ödenen bakım paralarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ... vekili, taşınmazlar yönünden davacının katkısının bulunmadığını, 2005 yılından beri bakım parası almadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, çocuk b akım parası için dava değeri belirtilmediği ve yatırılmış bir harç bulunmadığı, dava konusu t

Tedbir Nafakasının Miktarı

Tedbir Nafakasına Ne Kadar Hükmedileceğine Dair Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi         2015/18941 E.  ,  2016/2827 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yardım  nafakası  davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davacı S.. reşit olup, eğitim masrafları nedeniyle nafaka talebinde bulunmuş olup; mahiyeti itibariyle (TMK. nun 328\2 ve 364/1 mad.) istenilen nafaka yardım  nafakası  niteliğindedir. Mahkemece, yanılgılı nitelendirme sonucu " tedbir   nafakası " olarak hüküm oluşturul

BOŞANMA DAVASI NE ZAMAN KESİNLEŞİR

YORUM SINIRI DOLDUĞUNDAN ÖRNEK KARAR İSTEKLERİNİZİ VE SORULARINIZI FACEBOOK SAYFAMIZI BEĞENEREK VE PAYLAŞARAK MESAJ YOLU İLE İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ... ekarar Boşanma sonrasında (ilk derece mah karar verdikten sonra )aslında hukukken boşanmış sayılmazsınız.Boşanma kararınızın kesinleşmesi gerekir.Peki boşanma ne zaman kesinleşir?kararın taraflara tebliginden itibaren 15 gün içinde temyiz edilmezse karar kesinleşir.15 gün sonra sizin bir şey yapmanıza gerek kalmadan mahkeme boşanma kararını nüfus müdürlügüne bildirerek böylece nüfusa işlenmesi sağlanır.Bu işlem takribi 3 hafta sürer.Boşanan kadın boşanma kararından(kesinleşme) itibaren 300 gün içinde yediden evlenemez.Fakat hamile olmadıgını ispatlar yada dogum gerçekleşirse süre kalkar. konu ile ilgili diger makaleler için tıklayınız. Makale içerik bilgileri:boşanma sonrası, boşanma sonrası evlilik, boşanma sonrası evlilik(iddet) süresi